''Her türlü ayrımcılığın,şiddetin olmadığı,toplumun her bireyinin değerinin bilindiği
gökkuşağının tüm renklerinin parladığı özgür bir dünyaya''

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Merhaba  sevgili kadınlar,(natrans ve trans kadınlar)

Bugün uluslar arası kadına şiddetle mücadele günü;

Bugün kaç kadın daha erkekler tarafından katledildi;

Bugün kaç kadın türlü bahanelerle şiddete maruz kaldı;

Bugün kaç yasa daha uygulanmdı da,katiller aklandı;

Bugün kaç katil iyi halden yararlandı;

Bu gün kaç katil,daha sosyal medya hesabına kanlı elleri ile “bitti” yazdı;

Bugün kaç trans kadın,”kadın zannetmiştim,erkek çıktı” palavrası ile katledildi,katilleri kollandı,aklandı;

Bu gün kaç kadının daha nafaka hakkı gaspedildi;(üstelik bu erkekler nafaka ödemiyorlar bile.)

Bugün kaç yasa çıkarıcı daha istanbul sözleşmesini kaldırmaya kalktı;

Bugün kaç çocuk istirmarcısı,tecavüzcü daha aklandı;

Bugün kaç erkek daha akıl sağlığının yerinde olmadığını , beni mecbur bıraktı diyerek mahkemelerde açıklamalar yapıp indirim alıyor;

Bugün hangi aile bireyi,enseste maruz kalan torununa,çocuğuna,yahut yeğenine “ailemizin şerefi” dedi;

Bugün,kaç kadın daha  hakları için mücadele ederken,aileleri tarafından susturulup, psikolojik şiddete maruz bırakıldı;

Bugün kaç kadın daha işyerlerinde ucuz, güvencesiz işçi olarak çalıştırılıp emeği sömürüldü;

Bugün kaç kadın daha eşi, sevgilisi, babası, abisi tarafından 'sen bilmezsin, senin o işe aklın ermez' denilerek şiddete uğradı;

Bugün kaç kadın daha krizin getirdiği artan işsizlik yüzünden en temel ihtiyaçlarına bile ulaşamadı;

Bugün kaç kadın daha evde işten gelen eşinin 'sende evde ne işi yapıyorsun, ev işini bile doğru düzgün yapmıyorsun, hep ben çalışıp kazanıyorum' diyerek  ev içi emeği görünmez kılınarak şiddete maruz bırakıldı;

Bugün, kaç kadın daha yemeğin tuzunu, biberini bahane ederek öldürüldü;

Bugün, kaç göçmen kadın çalıştığı evde ölü bulundu.Tıpkı Nadira Kadirova gibi;

Bugün, kaç göçmen kadın tecavüze uğradığı için intihar etti;

Nadira Kadirova’nın çalıştığı milletvekili evinde ki;bu vekiller bizleri koruyan (!?) yasalar çıkarıyorlar,bize bir gerçeği daha yüzümüze vurdu.Çoğunun çalışma izni yok,ya da düşük ücretle çalıştırılıyorlar.Çoğu“gariban”olduğu için yaşadığı şiddeti anlatmıyor,anlatamıyorlar.Tıpkı Nadira’nın ailesine “konuşursam yer yerinden oynar”dediği gibi.Nadira’nın ölümü araştırılması gerekirken, savcının “fuhuş yapıyordu” cümlesi kanımızı dondurdu.Fuhuş yapması,öldürülme hakkını mı veriyor sayın savcı?

Bugün, diyanet işleri başkanı  cinsiyetçi  fetvalar vererek, ve videolar yayınlayarak şiddeti meşrulatırıyor. Aile bütünlüğü, kadın fiziksel, cinsel, ekonomik şiddete uğrarken bozulmuyor da; kadın ev işi yapmadığı için mi bozuluyor? Diyanet bu tür fetvalar ve videolar yayınlamaktan vazgeçsin eğer illa da videolar yayınlamak, fetvalar vermek istiyorsa toplumsal cinsiyet eşitliği dahilinde erkeklere fetvalar versin.

Kâh tuzu biberi bahane edip, kâh “ama sarhoştu” gibi klişe cümlelerle, canımıza kastetmeye hakkınız yok.Bahaneleriniz, öfkemizi artırıyor; isyanımızı büyütüyor.

Bu hakkı, bu gücü, bu pervasızlığı nereden alıyorsunuz? Elbette ki erkek devletten, erkek adaletten alıyorsunuz. Utanmadan, yüzleri kızarmadan  biz kadınları tehdit edip, katledilen  kadınlar gibi “seni de öldürürüm” diyerek gözdağı verip tehdit ediyorlar.

Biz kadınlar çok öfkeliyiz, erkeklerden, devletten alacaklıyız. Eşit, özgür ve şiddetsiz bir şekilde yaşadığımız,  türlü bahanelerle öldürülmediğimiz bir dünya istiyoruz. Ve bunun için tüm isyanımızla, öfkemizle, coşkumuzla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Sinirlerine hakim olmayan erkekler sinirlerine hakim olmayı pekala da biliyorlar.Örneğin amirlerine karşı sinirlerine hakim olduğu gibi.

Bütün bu olanlara sebep olan patriyarkal sistemi yerleyeksan etmediğimiz müddetçe,alanlarda olacağız.

6284 sayılı yasa ve  İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması için mücadele edeceğiz.

Haklarımıza kazanımlarımıza sahip çıkacağız; haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz.Dün meydanları nasıl boş bırakmadıysak,bugün de meydanlarda olacağız.

Cinsel yönelimimize ve kimliğimize göre ölümü reva görenlere,tecavüzde rıza arayanlara karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!

 

Biz emine bulut’un da dediği gibi “ölmek istemiyoruz,”

Kısacası, biz YASAMAK İSTİYORUZ!

 

Biz kadınlar;

-6284 sayılı koruma kanunu  ve İstanbul Sözleşmesi’nin tam olarak uygulanmasını,

-İyi hal indirimlerine son verilmesini,

-Sığınakların sayısınının artırılmasını,

-Ücretsiz danışmanlık,psikolojik ve tıbbi destek ile yasal desteğin yapılmasını,

-Kadın istihdamını artırmak için güvenceli istihdam olanaklarının yaratılmasını,

-Kadınların işe alım ve yükselmelerinde cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmesini,

kadın/erkek arasında yaşanan ücret eşitsizliğinin giderilmesini,

-Medyanın,kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesini talep ediyoruz.

 

25 Kasımda katledilen Mirabel kızkardeşleri ve katledilen kadınları saygı ile anıyor,onlara selam olsun diyoruz.Mücadeleleri,mücadelemizi diri tutuyor.

Yaşasın kadın mücadelemiz.

Yaşasın kadın dayanışması

 

TOP