İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
27.03.2021 Tarihli Basın Açıklaması – Erzincan Kadın Platformu
İstanbul Sözleşmesine karşı yürütülen kadın düşmanı, dinci ve muhafazakar kampanyalar sonucu olarak 20 Mart tarihinde gece yarısı cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesinden çıkıldığı ilan edildi. 2011 yılında mecliste onaylanan tüm kadınları ilgilendiren sözleşme, kadınları şiddete mahkum etmeyi kafasına koymuş kadın düşmanlarının sözünü onaylayan tek bir adam tarafından kaldırıldı.
Bir kişinin İstanbul Sözleşmesi’ni fesih kararı yok hükmündedir! Şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiren kararı tanımıyoruz, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz, hayat mücadelemizi elimizden hiçbir kararnamenin alamayacağını biliyoruz.
İstanbul
Sözleşmesi gerektiği gibi uygulanana, erkek şiddeti son bulana
kadar mücadelemiz devam edecek. Kadın düşmanı devlete karşı
yaşasın kadın dayanışmamız!
Bizler biliyoruz ki şiddete
maruz kalan, öldürülen her kadının, fail kadar suçlusu,
devlettir.Cinayete, şiddete, tacize, tecavüze karşı alanlarda
mücadele eden kadınları engelleyenler, tutuklayanlar failleri ve
kadın katillerini koruyor
Son 9 gün içerisinde Türkiye’de 9 kadın hayatını kaybetti. Rabia Doğan ve Meral Sivrikaya boşanma aşamasında oldukları erkekler tarafından, Serpil Fikirli uzaklaştırma kararı olmasına rağmen, Nagihan Üste birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü. Zülfinur Bakır şüpheli şekilde hayatını kaybedenlerden bazıları.
İzmir Konak’ta ise 17 yaşında 5 aylık hamile olan Sezen Ü. birlikte olduğu erkek Anıl Yolum tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Fırat Kaya isimli erkek, işitme engelli LGBTİ+’ya işkence ettiği görüntüleri sosyal medyada yayınlanmasının ardından gelen tepkiler üzerine tutuklandı. Aylardır devlet kurumları ve kişiler tarafından hedef gösterilen LGBTİ+’lar cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sebebi ile kimseye ayrımcılık yapılmamasını hedefleyen tek sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesinin bahanesini Lgbti+’lara yükleyen herkes bu suçun failidir.
Bu
coğrafyada her gün binlerce kadının şiddete maruz kaldığını,
çeşitli bahaneler sunularak öldürüldüğünü biliyoruz.
Failleri cesaretlendiren sizlersiniz!
İstanbul Sözleşmesi’ne
saldırmak yaşam hakkımıza saldırmaktır. “İstediğimiz
sözleşmeden çıkarız” diyenlere, yeni sözleşme isteyenlere
söylüyoruz: Hayatımıza dair kararları biz veririz!
İrademizin ve haklarımızın yok sayıldığı bugünlerde, kadınlara yönelik devlet şiddeti ve erkek şiddetine karşı mücadelemize devam edeceğimizi, şimdi bir kez daha ve daha güçlü bir biçimde haykırıyoruz. Hiçbir güç bizi mücadelemizden, kadın dayanışmasından alıkoyamaz. İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz.
- Published in Genel
İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
20.03.2021 Tarihli Basın Açıklaması – Erzincan Kadın Platformu
İstanbul Sözleşmesine karşı yürütülen kadın düşmanı, dinci ve muhafazakar kampanyalar sonucu olarak dün gece yarısı cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesinden çıkıldığı ilan edildi. 2011 yılında mecliste onaylanan tüm kadınları ilgilendiren sözleşme, kadınları şiddete mahkum etmeyi kafasına koymuş kadın düşmanlarının sözünü onaylayan tek bir adam tarafından kaldırıldı.
İstanbul Sözlemesi’ni tartışıp duruyorlar, çünkü kadınların şiddete mahkum olmasını istiyorlar. Kadınlar hayır diyemesin, kadınlar şiddete ses çıkaramasın, kendi hayatları hakkında karar alamasın istiyorlar. Kadınları korumakla yükümlü olan devlet ise erkek devlet olduğunu bir kez daha gösterip kadınların haklarını, can güvenliğini hiçe sayıyor.
Aile yapısı bozuluyor, toplum değerleri parçalanıyor diyerek kadın düşmanlığına çağrı yapanlar, kadınların ve çocukların her türlü şiddete maruz kaldığı toplum ve aile düzenini savunuyor. Kadınların özgürleşmesinden korkuyorlar. Kadınlar üstündeki egemenliklerini kaybetmemek için çırpınıyorlar.
İstanbul Sözleşmesi’nden nefret ediyorlar çünkü toplumsal cinsiyet eşitsizliği lafını dahi duymak istemiyorlar. Eşitsizliği doğallaştırmak, kadınları erkeklere tabi kılmak için fıtrattan, adaletten dem vuruyorlar. Bizler ise biliyoruz ki eşitlik olmadan adalet olmaz!
Kadınlara yönelik şiddeti önleyen, koruyan, kadınları güçlendirecek destek mekanizmalarını oluşturan ve failleri cezalandırma yükümlülüğü veren bir sözleşmeden çekilmek, devletin bu yükümlülüklerden kaçması anlamına gelir. Kadın cinayetlerine karşı, kadına yönelik şiddeti önlemek için sorumluluk almayı reddettiği anlamına gelir. Bu devletin kadınlara karşı olduğu anlamına gelir.
Dün gece yarısı kadınları dövme özgürlüğü isteyen erkeklere, Samsun’daki İbrahim Zarap gibilere, “eşit değilsiniz” diyerek bizi baskıya, şiddete açık hale getirenlere büyük bir hediye verildi. Karakollarda kadınları şiddete maruz kaldığı evlerine geri yollayan polisler, sığınaklarda kadınlara hapis hayatı yaşatan yetkililer, mahkeme salonlarında kadınları maruz kaldığı şiddet için suçlayan hakimler teşvik edildi.
Bir sonraki kadın cinayetinde ortalıkta ikiyüzlü açıklamalar yaparak, cezasızlığın kol gezdiği bir ülkede, ağır ceza getireceğiz safsataları ile kamuoyunu yatıştırmaya çalışacaklar. Biz ise biliyoruz ki şiddete maruz kalan, öldürülen her kadının, fail kadar suçlusu, devlettir.
Bilinsin ki sonuna kadar mücadele edeceğiz, birleşeceğiz ve haklarımızı geri alacağız. Tüm hukuksuz eylemlerinize, faillerin sırtının sıvazlanmasına, kadınların, kız çocuklarının ve LGBTİ+’ların şiddetin hedefi haline getirilmesine karşı direneceğiz.
Tek bir kadın, tek bir çocuk, tek bir LGBTİ+ bu ülkede tehdit altında kalmayıncaya kadar İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284’ü uygulamak, haklarımızı, hayatımızı korumak ve işinizi yapmak zorundasınız. Ülkeyi oyalamak için uydurduğunuz “Güçlü Kadın Güçlü Türkiye” kampanyalarınız bu ülkede feministlerin on yıllardır yürüttüğü mücadeleyi ve o mücadelenin ne kadar haklı, ne kadar meşru olduğu gerçeğini örtemez. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılıyoruz demek kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+lara “öldürülseniz de, tecavüze, tacize, istismara maruz bırakılsanız da biz failleri, erkek şiddetini koruyacağız” demektir! Haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Gece yarısı yapılan yasa değişiklikleri bizim için yeni değil. Ancak bir imzayla uluslararası sözleşmeden ayrılmaya kalkmak bu ülkedeki tüm kadın ve LGBTİ+ların varlığına, haklarına açık saldırı demektir.
İstanbul Sözleşmesi bizlerin yıllardır süren mücadelesi sonucu yazıldı. Çıkma kararını asla tanımıyoruz! Bir grup adamın sözünün, tek adamın kararının kadınlar tarafından hükmü yoktur! İstanbul Sözleşmesi gerektiği gibi uygulanana, erkek şiddeti son bulana kadar mücadelemiz devam edecek. Kadın düşmanı devlete karşı yaşasın kadın dayanışmamız.
- Published in Genel