Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü, bugün en romantik en kırmızı kalpli, bol balonlarla, bol güllerle bezetilerek aşk kisvesi altında hayatlarımıza ipotek koyularak, şiddetin meşrulaştırıldığı gün. Aşkın sevginin evliliğin biz kadınlara dayatılıp, pazarlanıp, güzellemelerinin yapıldığı gün.
Günler öncesinden telefonlarımıza çeşitli bankalardan, firmalardan sevgilimize hangi hediyeyi alırsak daha makbule geçeceğini tembihleyen mesajlar gelir. Bütün kadınların falanca markanın feşmekanca pırlanta yüzüğüne bayılacağının reklamı döner günlerce televizyon ekranlarında. Patriyarkanın kanla beslediği elmas madenlerindeki çocuk işçilerin ve insan hakları ihlallarinin kanlarıyla yıkanmış tek taşları; yine erkek şiddetini besleyen, meşrulaştıran, şiddeti başka bir şiddetle süsleyen ve bizlere dayatan bugüne isyanımız var.
Evlilikte ve ikili ilişkilerde yaşanan şiddet görünmez kılınıp, pahalı hediyelerle unutturulmaya çalışılıyor. Heteroseksüel kadın ve erkek ilişkilerini kutsayarak hem biz kadınları tahakküm altına almaya çalışan hem de cinsel yönelimi farklı olanlarımızı toplum tarafından dışlayan egemen bir ahlak anlayışı yaratarak bugünleri bizlere özel gün olarak sunuyorlar.
Biz kadınlar, her gün erkekler tarafından öldürülürken tacize, tecavüze, şiddete, her türlü baskı ve sömürüye maruz bırakılırken 14 Şubat Sevgililer Günü’nün erkekler tarafından bizlere lütufmuş gibi sunulduğu eşit olmayan aşk güzellemelerine itirazımız var. Erk olmanın ayrıcalığı ile şiddetin, sömürünün üzerini senede bir gün pahalı hediyeler ve yemeklerle kapatmaya çalışamazsınız. “Seni uğruna ölecek kadar seviyorum, seven insan kıskanır” diyerek hayatlarımızı tahakküm altına alan, biz kadınları mülkü olarak gören erkeklerin aşkları, sevgileri her gün bizleri öldürüyor. Biz eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşamı; reddettiğimiz, boşanmak istediğimiz için öldürülmediğimiz her günü bütün özel günlere tercih ediyoruz.
Biz kadınların;
- Erkeklerin, toplumun; evlilik, aile adı altında bizlere dayattıkları bu düzene itirazı var.
- Eşit olmayan aşka, sevgiye itirazı var.
- Bizi eve hapseden, tecrit eden evliliklere itirazı var
- Giydiğimiz kıyafetten tutun o saatte orada olmamıza kadar hayatımızın her alanına müdahale etmeyi kendilerinde hak olarak görenlere itirazı var.
- Kaç çocuk yapacağımıza karışan, bedenimiz üzerinde söz hakkı olduğunu düşünen haklarımızı kısıtlayan yasalara itirazı var.
- Hayırı naz olarak görenlere itirazı var. Hayır, hayırdır.
- İlişkilerde bizleri aşağılayan, küçük düşüren, söz hakkının sadece kendisine ait olduğunu düşünerek bizi flört şiddetine maruz bırakanlara itirazı var.
- Hayatımızı kolaylaştırdığı düşünülen robotlar, hediye ederek hayatımızı mutfağa hapsedenlere itirazı var.
- Aile içi şiddette, tacizde, tecavüzde; evin düzeni, ailenin huzuru, elalemin ne diyeceği yüzünden kadınları susmak zorunda bırakan, kadının iradesini erk’in buyruğuna uymaya bırakan düzene itirazı var.
- “Ailesiz kadın korumasız kadındır” diyerek bizlere en yakın şiddetin aileden geldiğinin üstünü kapatan zihniyetlere itirazı var. Daha bir kaç gün önce babası tarafından katledilen Şeyma ailesi tarafından mı korunmuştu?
Hediyeniz, aşkınız sizin; hayatlarımız, özgürlüğümüz bizim olsun.